88: KİTAP YORUMU : Papatya Kokulu Hikayeler

Pazar, Ekim 29, 2017
Kitap Yorumları, Papatya Kokulu Hikayeler, Ender Haluk Derince, Yakamoz Yayınları, Hikaye (Öykü), Edebiyat
Yazar: Ender Haluk Derince
Baskı Tarihi: Mayıs 2014
Sayfa Sayısı: 352
ISBN: 9786053847212
Yayınevi: Yakamoz Yayınları
Kitabın Türü: Hikaye (Öykü), Edebiyat

KİTAP HAKKINDA


"Papatya Kokulu Kitap!"

Hayata Bir Bardak Çay Molası

Hiç kimsenin yanınızdan mutsuz ve kötü ayrılmasına izin vermeyin. Bulunduğunuz konumda mutlu olmaya bakın. Çiçek büyütün, kitap okuyun. Hayatı yarım bırakmayın!

Okurken içinizi huzurla dolduracak, yüreğinizi ısıtacak, iyilik, sevgi, dostluk ve mutluluğu dile getiren birbirinden güzel 53 adet hikâyeden derlenen bu kitapla hayata keyifli bir mola verip kargaşadan sıkıntılardan uzaklaşacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Bir haftadır yoğun gündem nedeniyle buralarda olamayan bendeniz geri döndüm. Döner dönemezde yorumlarımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz. Sıradaki eserimiz yukarıda da gördüğünüz gibi Papatya Kokulu Hikayeler

İçerik Yorumu

Ender Haluk Derince tarafından derleme olarak yazılmış olan Papatya Kokulu Hikayeler kitabı benim A101 ganimetlerimden. Aslında 6 kitaplık seri aynı anda satışa sunulmuş ve bunları ne yazık ki öyle uzun hikayeler okuyamayan Mavim’e almıştım. Tabi her şeyi olduğu gibi kitapları da paylaşıyoruz ve benim için ilk seçtiği kitap olan Papatya Kokulu Hikayeler ile başladım okumaya seriyi.

Kitabın başındaki önsöz de şöyle diyor; “Yakın zaman önce yapılan bir araştırmaya göre öykülerin okundukları zaman insan zağlığına yararlı ve çok olumlu ruhsal tepkiler uyandırdığı ortaya çıkmıştır.” Bu sav ne kadar doğrudur bilmiyorum ama eserdeki bazı hikayelerin gerçekten insanın içinde bir yerlere dokunduğunu ifade edebilirim sizlere.

Papatya Kokulu Hikayeler’de geçen öykülerin bir kısmına internet ortamında rastlamış olmanız mümkün lakin yinede hikayeleri bir kitaptan okumanın verdiği hasın başka olduğunu ifade etmek gerekiyor. Uygun fiyatlı olmaları nedeniyle bu zevke hiç de büyük zahmetlere girmeden sahip olabilmekte cabası.

Eserdeki 53 hikayenin tamamı sizi derinden etkileyecek gibi bir söz edemem lakin arasındaki bazı hikayelerin gerçekten size farklı bir görüş açısı kazandıracağını ve hayatınıza anlam kazandıracağını iddia edebilirim

İçerik Puanım 5 üzerinden 3,1

Yazım Dili Yorumu

Ender Haluk Derince tarafından hazırlanan eser bir derleme olduğu için dili anlamında fazla bir yorum yapmanın yersiz olduğu kanısındayım. Ama yine de akıcı bir anlatım olduğunu belirtmem lazım. Bunda eserin kısa hikayelerden oluşmasının önemli bir payı var.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,5

Yapısal Yorum

Yakamoz Yayınları’nın kitaplarını çok fazla süslü buluyorum. İçerik olarak erkeklerinde dikkatini çekecek konular olsa da kitap tasarımları genel olarak kadın okuyuculara yönelik. Birkaç yazım yanlışı ile karşılaşmış olsam da okuyucuyu çok fazla rahatsız edecek bir durum olduğunu sanmıyorum.

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,5

SEÇTİĞİM SÖZLER


İnsan aşkı bırakınca yaşlanır. (Sayfa 10)

Sustuğun hiçbir cümleden, konuştuğun kadar pişman olmazsın. (Sayfa 25)

Bir çocuk doğduğu anda bir anne doğmuş olur. (Sayfa 51)

Yaşama ne verirsen, sana onu yansıtır. Yaşam senin davranışlarının aynasıdır.  (Sayfa 62)

İlişkideki küçük şeylerdir önemli olan. Villalar, arabalar çok paralar değil. Bunlar hayatı kolaylaştırır ama asla mutluluğun temeli olamazlar. (Sayfa 98)

Yapamayacağınızı düşündüğünüz işleri yapmalısınız (Sayfa 109)

Görmeye çalış ki, bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de güzeldir. (Sayfa 153)

Ateş karşısında bozulmayan altın, altın karşısında bozulmayan kadın, kadın karşısında bozulmayan erkek kalitelidir. (Sayfa 207)

Tek bir hayatımız var ve bir gün sona eriyor. (Sayfa 230)

Tek önemli vardır, içinde bulunduğumuz an. O an, en önemli vakittir. Çünkü sadece o zaman elimizden bir şey gelebilir. En önemli kişi, kiminle beraberseniz odur. Zira hiç kimse bir başkasıyla bir daha görüşüp, görüşemeyeceğini bilemez ve en önemli iş, iyilik yapmaktır. Çünkü insanın bu dünyaya gelmesinin tek sebebi budur.  (Sayfa 241)

Şartlar ve olaylar, kim olduğumuzu etkilemiş olabilir. Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz. (Sayfa 252)

Geçmişin, geçmiş olması için; zamanın geçmesi yetmez. (Sayfa 279)

Karar; aklın durması halidir. (Sayfa 301)

Bir insanın yaşamının en önemli kısmı, iyilik ve sevgi adına yaptığı küçük, adsız ve anımsanmayan eylemleridir. (Sayfa 339)


87: KİTAP YORUMU : Kutsal Savaş - Bir Savaşçının En Büyük Savaşı

Salı, Ekim 10, 2017
jack hight, Selahaddin Eyyubi, optimum kitap, Roman, gönül kayol, Kutsal Savaş, Bir Savaşçının En Büyük Savaşı, Kitap Yorumları,

Yazar: Jack Hight
Baskı Tarihi: 2016
Sayfa Sayısı: 408
ISBN: 9786054688623
Çeviri: Gönül Kayol
Yayınevi: Optimum Kitap
Kitabın Türü: Roman

KİTAP HAKKINDA


"Ben küçük bir çocukken babam bana Kudüs'ün düşüşü ile ilgili bir hikâye anlatmıştı. Frenkler surları aştıktan sonra şehrin savunucuları kaçmış. Arkalarında bıraktıkları insanlar perişan olmuş. Frenkler kimseye acımamış. Ne kadınlara, ne çocuklara ne de yaşlılara. Sokaklar kan içinde kalmış. Her yer tecavüz ettikleri kadınların çığlıklarıyla yankılanıyormuş. Onların intikamını almaya, Kudüs'ü geri almaya yemin ettim. Bu yeminimi de yerine getirdim. Şehir yeniden bizim oldu. Ama Frenkler yine kapımıza dayandı. Siz İslam'ın savunucularısınız. Bu şehri sadece siz kurtarabilirsiniz. Bu insanları sadece siz koruyabilirsiniz. Başarısız olursanız sokaklar yine kan gölüne dönecek. Bu sefer sadece Kudüs değil Şam, Halep, Kahire hatta Bağdat da düşecek. Düşmanlar topraklarımızı yerle bir edecek."

Arabistan'ı birleştiren efsanevi savaş komutanın hikâyesini anlatan Selahaddin üçlemesinin son kitabı Kutsal Savaş'ta Selahaddin, Kudüs'ü yeniden Haçlıların elinden alıyor ve Aslan Yürek Richard'a karşı son savaşına hazırlanıyor. Bu kanla dolu tarihi romanı bir solukta okuyacaksınız. Selahaddin kendi komutası altında Arabistan'ı birleştirmeye çalışırken Kudüs Krallığı ihanet ve entrika ile parçalanmaktadır. Kanlı şövalye Chatillonlu Reynald, Şam'dan Mekke'ye giden bir kervanı istila edip Selahaddin'in kız kardeşine tecavüz etmesiyle savaş kaçınılmaz olur.

1187 yılının Haziran ayında Selahaddin yirmi dört binden fazla kişiden oluşan ordusuyla krallığın üzerine yürür ve Hittin Dağları'nda Haçlı kuvvetlerinin üzerinde ezici bir galibiyet kazanır. Paniklemiş, dehşete uğramış Kudüs'ün üzerine yürümesiyse an meselesidir.Kudüs işgal altındayken gözüme uyku girmez diyen, bütün Müslümanları tek bir orduda birleştiren büyük komutan Selahaddin Eyyubi, adaletiyle de düşmanlarının büyük saygısını kazanmıştır. Her kuşağın bu destansı mücadeleyi okuyup ilham alması gerekmektedir.
(Tanıtım Bülteninden)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Geride kalan yalarda okuduğum lakin yorumları şimdiye nasip olan kitap yorumlarına devam ediyoruz. Geç kalmış yorumlar olarak adlandırdığım yorumlarımda artık 10 kitaptan az kaldı ve daha kısa sürede biteceği kanısındayım. Neyse lafı uzatmadan hemen yoruma geçelim.

İçerik Yorumu

Konu başlığında da gördüğünüz gibi bu günkü kitabımız Jack Hight’ın Selahaddin Eyyubi üçlemesinin son kitabı olan Kutsal Savaş  - Bir savaşçının en büyük savaşı kitabı… Bu kitap hakkında size ne anlatmam gerekiyor cidden bilmiyorum.

Seriyi okumaya başladığım da henüz son kitabı yayımlanmamıştı Türkiye’de. Kitapta Müslümanlara karşı aşırı bir önyargı olduğunu daha önce de belirtmiştim ama son Kutsal Savaş’ta bu bariz bir şekilde ön planda. Müslümanlığın yanı sıra yazarın Yahudilik ile de ciddi sıkıntıları da var gibi. Alıntılarda bunu daha rahat görebilirsiniz.  Konu Selahhadin Eyyubi iken nedense Kudüs’ün fethini çok işlememişler. Bunun yerine Selahhadin’in yenilgilerine çokça yer verilmiş. Alın size bir taraflı bakış daha…

Genel anlamda içerikten beklediğimi alamadığım bir kitap oldu. Çok büyük umutlarım vardı kitapla ilgili ama çok ama çok yanılmışım.

İçerik Puanım 5 üzerinden 3,1

Yazım Dili Yorumu

Kitabın doğru dürüst tek tarafı diyebilirim. Jack Hight’ın dilini sevdim lakin anlattıklarını değil… Çeviri sahibi Gönül Kayol’u da tebrik etmek lazım.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,5

Yapısal Yorum

İçerikteki saçmalıklarla bitseydi keşke… Kitabın kapağı tam bir facia! Optimum kitabın bu hataya nasıl düştüğünü hangi mantık ile orkların olduğu bir görseli Selahhaddin Eyyubi hakkındaki bir kitapta kullandıklarını anlamadım. Keşke orijinal kapak kullanılsaydı.

Kitabı okurken aldığım notlarda çok fazla kelime hatası olduğunu belirtmişim. Bunlardan biri var ki beni benden aldı diyebilirim. Selahaddin’in doktoru Yahudi İbn-i Jumay’dan 237. sayfada bahsedilirken IBM Jumay diye yazılmış ve bunu da kimse görmemiş.

Bu kadar yeter, sustum!

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 2,5

SEÇTİĞİM SÖZLER


Savaş Tanrı'nın işi değildir.  (Sayfa 105)

Tarihçiler bunu bir zafer olarak yazacak. Zaferin maliyetini unutma.  (Sayfa 172)

Tanrı'nın adı ile yapılan kötülük sonuçta kötülüktür. (Sayfa 178)

Gemiler çok pahalı. Daha çok Yahudi öldürmeliyiz.  (Sayfa 242)


Savaşlar kılıç yerine kağıt ve mürekkep ile kazanılmış olsaydı, mürekkep hokkaları kral olmuştu.  (Sayfa 257)

86: KİTAP YORUMU : Metal Fırtına 3 - Karşı Saldırı

Pazar, Ekim 08, 2017

Yazar: Burak Turna
Baskı Tarihi: Kasım 2013
Sayfa Sayısı: 168
ISBN: 9789944827379
Yayınevi: Profil
Kitabın Türü: Roman, Edebiyat, Macera-Aksiyon

KİTAP HAKKINDA


Efsanevi Metal Fırtına kitabı ile başlayan serinin 3. kitabı yine bir solukta okunacak bir aksiyon romanı.

Gri Takım'ı tuzağa düşürmek isteyen düşmanları, Afrika'da az bilinen bir Türk askeri birliğinin eğitim subaylarını kaçırarak, sonunda Gri Takım'ı orman savaşının içine çekecek olaylar zincirini başlatırlar.

Savaş, Afrika'nın balta girmemiş ormanlarında devam ediyor...
-Publishers Weekly-
(Tanıtım Bülteninden)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Halen yorumlamadığım lakin okunmuş kitap sayım 10’un altına düşmedi. Bu nedenle biraz hızlı yorumlar girecek gibiyim. Geç kalmış yorumlar serimize bu gün Metal Fırtına 3 – Karşı Saldırı ile devam ediyoruz…

İçerik Yorumu

Metal Fırtına serisinin iki farklı yazar tarafından yazıldığını daha öncede söylemiştim size. Şu an Burak Turna’nın kaleme aldığı seriyi okuyorum. Ve yine söylediğim gibi bu seriyi sevmiyorum lakin sonuna da getirmek istiyorum.

Karşı Saldırı’da olay örgüsünün oldukça karışık olduğunu belirterek değerlendirme başlamak istiyorum. Çok fazla konu kısıtlı sayfa sayısı içerisinde yazılmış ve bu da ne yazık ki olayların çok hızlı geliştiği ve kopukluklar olduğu izlenimine kapılmanıza neden oluyor.

Amerika, Afrika, Türkiye derken bir anda “Ne olmuştu önce, ekip nereye gitmişti, başlarına neler geldi?” gibi sorular ile boğuşmanıza neden oluyor. Bununla birlikte olaylara kazandırılmaya çalışılan gerçeklik algısının ne yazık ki oturtulamadığı kanınayım.

Şu an söyleyeceklerim belki hadsizlik olacak lakin; “otursam ben daha iyisini yazardım” dediğim zamanlar oldu okurken ne yazık ki. Bu kadar eleştiri yeter sanırım.

Beğenmedim lakin serinin devam etmesi için okumam gerekiyordu.

İçerik Puanım 5 üzerinden 3,7

Yazım Dili Yorumu

Burak Turna çok ama çok karık bir anlatım kullanıyor. Dili sade olmasına rağmen anlatım tarzı ve olayları sıralamasındaki “bana göre” başarısız tavrı okumanızı güçleştirebilir.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 3,9

Yapısal Yorum

Kitabın yapısal durumuyla lakalı fazlaca konuşulması gereken bir şey yok. Ufak tefek yazım yanlışları dışında herhangi bir sorun ile karşılaşmadım.

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,1

SEÇTİĞİM SÖZLER


Eğer bir din, ortak bir dile sahip değilse, ortadan kalkardı. (Sayfa 79)

Her kötülüğün temelini atanlar, iyi görünen sıradan insanlardı. (Sayfa 146)


Çekiliş Vakti #7

Cumartesi, Ekim 07, 2017
Çekiliş, Estikçe, kitap çekilişi,
Cahil Okur’dan herkese merhabalar…

Klasikleşen ÇEKİLİŞ zamanımız gelmiş durumda. 85. kitap yorumumu yayınladım ve yeni çekilişimiz başlamış durumda. Daha önceki çekilişlerde de olduğu gibi 90. kitap yorumunun yayınlanması ardından çekiliş son bulmuş olacak.

Çekilişe katılmak için yapmanız gerekenleri ise bu sefer biraz değiştirme kararı aldım. Sadece çekiliş için buralarda olan arkadaşları biraz saf dışı bırakmak adına yaptığım bir şeydi bu…

GFC’den blogumu takip etme şartı aynı şekilde devam ediyor. Lakin paylaşım ya da kendi blogunuzda ekstra tanıtım falan istemiyorum artık. Sadece 81. kitap ile 90. kitap yorumları dahil olmak üzere arada yazdığım yazılara yorum yapan arkadaşlarım ekstra 1’er hak kazanacak. Her yorum +1 hak anlamına geliyor.  


Çekiliş neticesinde ödülü yine kendiniz belirleyeceksiniz. 81. Kitap ile 90. Kitap arasındaki istediğiniz bir eseri seçebilirsiniz. 

85: KİTAP YORUMU : Tuhaf Masallar

Cumartesi, Ekim 07, 2017

Kitap Yorumları, Bayan Peregrine'nin Tuhaf Çocukları, Ransom Riggs, Tuhaf Masallar, Aslı Dağlı, İthaki Yayınları, Hikaye (Öykü), Fantastik, Edebiyat

Yazar: Ransom Riggs
Baskı Tarihi: Nisan 2017
Sayfa Sayısı: 200
ISBN: 9786053756620
Çeviri: Aslı Dağlı
Yayınevi: İthaki Yayınları
Kitabın Türü: Hikaye (Öykü), Fantastik, Edebiyat

KİTAP HAKKINDA


Bayan Peregrine onlara kucak açmadan önce, tuhafların hikâyeleri Masallar’da anlatılmıştı. Tuhafların kopan uzuvlarıyla beslenen varlıklı yamyamlar. Çatal dilli bir prenses. İlk ymbrenenin ortaya çıkışı. İşte bunlar, ilk kez Ransom Riggs’in Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları serisinde bahsi geçen, tuhafların dünyası hakkında bilgileri sakladığı söylenen Tuhaf Masallar’da karşılaşacağınız şaşırtıcı masallardan sadece bazıları. Bayan Peregrine’in öğrencisi ve tuhaf olan her şeyin âlimi Millard Nullings tarafından derlenen ve notlandırılan bu yepyeni masallar, sizi tuhafların tarihinin sayfalarını karıştırmaya davet ediyor.
(Tanıtım Bülteninden)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Geç kalmış yorumlar serisi devam ediyor lakin bitirmek adına elimden geleni yapıyorum. Yorumları biraz daha hızlandırıp bu ay çıkmadan bu işi bitirmek istiyorum. Bu gün karşınıza Ransom Riggs’in Tuhaf Masalları ile geldim. Hemen yoruma geçiyorum….

İçerik Yorumu

Ransom Riggs ile tanışmam Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları serisi ile oldu. Bu gün size bahsedeceğim Tuhaf Masallar ise seride adı geçen ve tuhaf arkadaşlarımızın bir çok zaman yollarını bulmalarını sağlayan kitabın bize ulaşan nüshası…

Tuhaf Masallar içerisinde 10 adet öykü barındıran bir eser. Bu öykülerden Saint Paul’ün Güvercinleri ve Cuthbert Efsanesi’ni seriden hatırlayacaksınız muhakkak okuyunca. Ancak benim en çok hoşuma giden öykü Cocobolo olmuştu.

Tuhaf Dostumuz Millard Nullings’in (Görünmez olan arkadaş) ağzından yazılan Tuhaf Masallar oldukça hızlı okunabilen bir eser. Bunda hikayelerin akıcılığının büyük bir etkisi olduğu kanısındayım. Öykülerin yanı sıra bu eser için Tuhafların Tarihi demenin de yanlış olmayacağı kanısındayım.

10 hikaye içinde sizi sıkacaklar da olacaktır büyük ihtimal, bazen sonları da tahmin edebilirisiniz ama keyifli bir okuma olacağı kanısındayım. Bu arada yeni bilgilerde öğrenebileceğinizin altını çizmek lazım. Kendi adıma Dance Plague’yi Tuhaf Masallar sayesinde öğrendim.

Dance Plague: 1518'de Strazburg'da baş gösteren bir hastalık. birçok insanın istemsiz bir şekilde durmadan dinlenmeden dans etmesi şeklinde ortaya çıkmıştır. Belgelere göre haziran ayında Frau Troffea isimli bir kadın birden heyecanlı bir şekilde sokakta dans etmeye başlar ve bu durum 6 gün sürer. 1 hafta içinde 34 kişi kadınla beraber dans etmeye başlar. 1 ay içinde ise bu sayı 400'e yükselir.
Dans edenlerden bazıları kalp krizi, inme veya yorgunluktan ölür. Durum ciddileşince kentin ileri gelenleri çözüm olarak dans edenlerin yanına müzisyen yollamış ve bununla da kalmayıp insanların kolay dans edebilmeleri için meydanlar oluşturmuşlardır. Çünkü o zamanki düşüncelerine göre bu hastalığın tek tedavisi insanları gece gündüz dans ettirmektir. Tabi bu "tedavi" ters tepmiş ve sayısız kişinin ölümüne yol açmıştır. Bugün hala neden bu insanların ölümüne dans ettikleri açıklanamamaktadır. Ancak yaygın kanı bu hastalığın açlıktan kaynaklanan kitlesel bir histeri olduğu yönündedir.

İşin özü, seriyi tamamlamak adına aldığım kitaptan içerik anlamında istediğimi alamasam da genel anlamda memnun kaldığımı belirtmek lazım.

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,6

Yazım Dili Yorumu

Ransom Riggs hakkında diğer kitaplarında söylediklerim aynen geçerlidir. Bu kitabın dilinin biraz daha hafif olduğunu da belirtmek lazım. Aslı Dağlı’da güzel iş çıkarmış.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,7

Yapısal Yorum

İthaki’nin ciltli kitapları ayrı bir hoşuma gidiyor. Kapak tasarımında orjinale sadık kalınmış. Daha farklı olabilir miydi bilmiyorum ama yine de beğendim. Bu arada redaksiyon hataları sona doğru artıyor. Editöre arkadaşların gözünden kaçtı sanırım.

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,6

SEÇTİĞİM SÖZLER


Belirli bir yetenekte doğmak o yeteneği kullanmak zorunda olduğunuz anlamına gelmez ve bazı ender durumlarda da katiyetle kullanmamanız gerekir. (Sayfa 145)


Önemli olan tek şey, insanların senin hakkında neler düşündüğüdür.  (Sayfa 180)

84: KİTAP YORUMU : Postacı Kapıyı Çalmayacak

Perşembe, Ekim 05, 2017
Kitap Yorumları, Postacı Kapıyı Çalmayacak, Ava Dellaira, Love Letters to the Dead, Heves Berksu, Martı Yayınları, Roman, Aşk, Edebiyat
Yazar: Ava Dellaira
Baskı Tarihi: Mayıs 2014
Sayfa Sayısı: 352
ISBN: 9786053482802
Orijinal Adı: Love Letters to the Dead
Çeviri: Heves Berksu
Yayınevi: Martı Yayınları
Kitabın Türü: Roman, Aşk, Edebiyat

KİTAP HAKKINDA


Amy Winehouse, Jim Morrison ve Kurt Cobain gibi pek çok ünlü isim bu romana konuk oluyor. Okumaya değer, ilginç bir hikâye olduğu kesin."
-Booklist-

Bazı şeyler var ki artık bu dünyada olmayanlar dışında kimseye söyleyemem.

Size bu mektupları yazmaya başlayınca kendi sesime kavuştum. Sonra bana yanıt veren bir ses duydum. Bir şarkının farklı tınlayışında, bir filmin hikâyesinde, kaldırımdaki çatlakta açan bir çiçekte buldum yanıtı. Bir pervanenin kanat çırpışında, dolunaya dönen ayda... Yeryüzünde bu mektupları gönderebileceğim bir adres yok. Öldüğünüzü biliyorum ama sizi duyuyorum.

Hepinizi duyuyorum. Buradaydık, bunun bir anlamı var, diyorsunuz.

Kısa süre önce ablasını kaybeden Laurel, onun nasıl öldüğünü bilen tek kişidir ve bu sırrı kimseyle paylaşmamasının bir nedeni vardır.

Onu bu karanlıktan çıkaracak yardım eli, hiç beklemediği bir yerden gelir. Genç kız okulda verilen bir ödevle mektuplar yazmaya başlar. Bu mektupların ortak noktası ise erken yaşta hayata veda etmiş, onun için anlamı olan Amy Winehouse ve Kurt Cobain gibi ünlü isimlere yazılmasıdır. Zaman geçtikçe bu duygu yüklü mektuplar hem ablasının ölümü üzerindeki sır perdesinin aralanmasına hem de Laurel'in kendine bir yol çizip yetişkin bir bireye dönüşmesine yardımcı olur.

"Büyümek, sevmek, kendini bulmak ve hayatı anlamak üzerine yazılmış samimi, sürükleyici ve yüreklere dokunan bir roman."
-Usa Today-

"Dellaira bu romanıyla edebiyat dünyasına hızlı ve cesur bir giriş yapmış diyebiliriz."
-The Washington Post-

 "Kalbinizi parçalara ayırıp sonunda o parçaları yeniden birleştirmeyi başaran, pek çok duyguyu aynı anda hissettiren sıcacık bir hikâye."
-Goodreads-
(Tanıtım Bülteninden)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Evet yine ben ve yine Geç kalmış yorumlar serisi… Bu gün hayatımın anlamı Mavim’in benim için seçtiği Potacı Kapıyı Çalmayacak kitabıyla karşınızdayım. Lafı uzatmadan Mavim’e bir kez daha teşekkür ediyor ve hemen yoruma geçiyorum.

İçerik Yorumu

Dediğim gibi Ava Dellaria’nın Postacı Kapıyı Çalmayacak eserine bana Mavim aldı. Güzel bir hediyeydi :D Beni seven kadın beni tanıyor olmasından daha doğal bir şey yok, bana verilebilecek en güzel hediyeyi verdi. (Böbürlenme son bulur J )

Postacı Kapıyı Çalmayacak eserinin adını farklı bloglarda ve bazı makalelerde görmüştüm. Ama nedendir bilinmez beni hiç çekmemişti. Belki önyargılı bile sayılabilirdim bu kitaba karşı ama okuyunca tüm fikrim değişti.

Geneli mektuplardan oluşan kitapta genç bir kızın ablasının intiharı sonrasında yaşadıklarına şahit oluyoruz. Ve bir ev ödevinden sonra ortaya çıkan bir alışkanlığı ile tanışıyoruz, mektup yazmak. Lakin kahramanın mektupları genelde genç yaşta intihar etmiş sanatçılara… Yazarak içimi dökmek benimde uyguladığım bir sistem olunca buradan beni yakalayan Postacı Kapıyı Çalmayacak kitabını bir solukta okudum.

Konunun oldukça hızlı ilerlediğini ve akıcı olduğunun altını çizmek lazım. Korktuğum başıma gelmedi, ki korktuğum ağır romantik bir eserdi ancak daha çok içsel bir yolculuğa şahit oldum. Bu yolculuk sırasında ki çıkarımlar kafamda şimşeklerin çakmasına neden olmadı desem yalan olur.

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,8

Yazım Dili Yorumu

Ava Dellaira’nın ilk kitabı olmasına rağmen kitabın dilini çok beğendiğimi ifade etmem lazım. Sade, akıcı bir üsluba sahipti yazar. Bundan çeviri sahibi olan Heves Berksu’nun da payını göz ardı etmemek lazım.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,8

Yapısal Yorum

Martı adına yine başarılı bir çalışma ortaya çıkmış. Kapak resminde kullanılan kız aynı olsa da orijinal kapağa sadık kalmamışlar. Orijinal kapak mı, Martı’nın kapağı mı derseniz ben Martı’nın kapağını tercih edenlerdenim. Kitabın içerisinde rahatsız edici bir yazım yanlışı ya da baskı hatası da görmedim. Bu da yapısal anlamda eserin geçer not alması için “bence” yeterli.
Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,7

SEÇTİĞİM SÖZLER

Acıların insanları birbirine yakınlaştırdığı doğru değil. Hepimiz kendi adamızda mahsur kaldık. (Sayfa 9)

Size çok yakın olan bir şeyi kaybettiğinizde biraz da kendinizden bir şeyler kaybetmiş olursunuz. (Sayfa 16)

Hayat böyle değil işte. Her şeyi doğru yapsan bile sonucunun ne olacağından emin olamıyorsun. Bir anda her şey altüst oluyor ve hayat değişiyor. (Sayfa 37)

Eğer aşık olursan, elinde tutmak istediğin o hayat, o insan ve o an sonsuza kadar yanında kalabilir. (Sayfa 144)

Kusursuz bir ailenin içinde büyüyen bir kişi bile tanımıyorum. Sanırım bu yüzden herkes kendine bir aile kurmaya çalışıyor (Sayfa 157)

Bence bir sürü insan başarılı olmak istiyor ama eğer gerçekten denerlerse diğerlerinin hayal ettiği kadar başarılı olamayacaklarından korkup vazgeçiyorlar. (Sayfa 158)

Sözcükler genellikle çok fazla işe yaramaz.ama... biliyorsun, sanırım denemek zorundayız. (Sayfa 219)

Kendilerine göz kulak olan birileri yoksa çocuklar her şeyi kaybederler. (Sayfa 238)

Seni yakıp kül edebilecek bir riskle, göze alabileceğin risk arasında bir fark vardır. Bazı riskleri göze almak, yeniden doğmak gibidir. (Sayfa 290)

Bir şeyler söyleyebiliyorsak, sözcükleri kağıdımıza geçirip nasıl hissettiğimizi anlatabiliyorsak belki o kadar da çaresiz değilizdir. (Sayfa 330)



83: KİTAP YORUMU : Bilgisayara Giren Tırtıl

Salı, Ekim 03, 2017

Kitap Yorumları, Hidayet Karakuş, Bilgisayara giren tırtıl, Bilgi Yayınevi, Hikaye (Öykü), Çocuk, Edebiyat

Yazar: Hidayet Karakuş
Baskı Tarihi:2005
Sayfa Sayısı:96
ISBN:9789754944636
Yayınevi:Bilgi Yayınevi
Kitabın Türü: Hikaye (Öykü), Çocuk, Edebiyat

KİTAP HAKKINDA


Bilgisayarınız verdiğiniz komutları yerine getirmiyor, anlayamadığınız yazılar yazmaya ve şaşırtıcı şeyler yapmaya mı başlıyor?

Dikkatli olun! Mor Gezegenliler tarafından ele geçirilmiş olabilir. Tıpku Gmktuğ’un bilgisayarı gibi…

Soluk soluğa okuyacağınız romanda, sizi bir uzay yolculuğu bekliyor.
 (Tanıtım Bülteninden)

KİTAP YORUMU


Cahil Okur’dan selamlar…

Geç kalmış yorumlar serisiyle yine, yeni, yeniden burada bu adam… Okuduğumu hatırladığım ilk kitap olan Bilgisayara Giren Tırtıl ile karşınızdayım bu gün. Biraz kitaptan biraz da kitabı alırken yaşadıklarımdan bahsedeceğim sizlere…

İçerik Yorumu

Öncelikle kitaptan başlayalım. Hidayet Karakuş’un küçük dimağlar için yazmış olduğu sayısız kitaptan bir tanesi Bilgisayara Giren Tırtıl.

Öykünün içeriği anlamında bu yaştaki bir adamdan çok fazla bir yorum beklemediğinizi düşünerek üzerinde pek durmayacağım. Sadece kitabı okurken aldığım notta şöyle yazmışım; “ Çocuk kitabı uzmanı değilim lakin, olaylar biraz hızlı cereyan ediyor gibime geldi.”

Notta da dediğim gibi bu konunun uzmanı değilim ancak eski bir dost ile karşılaşır gibi okudum Hidayet Karakuş’un Bilgisayara Giren Tırtıl kitabını. Hala aynı kapakla, aynı yayınevinden basılıyor olması ayrıca güzeldi benim için.

İçerik Puanım 5 üzerinden 4,9

Neden Özel Bir Kitap

Kitap Yorumları, Hidayet Karakuş, Bilgisayara giren tırtıl, Bilgi Yayınevi, Hikaye (Öykü), Çocuk, Edebiyat

Az önce dediğim gibi benim okuduğumu hatırladığım ilk kitap Hidayet Karakuş’un Bilgisayara Giren Tırtıl kitabıdır. Bunu daha önceki birkaç yazımda daha ifade etmiştim. 22. İzmir Kitap Fuarı’na gittiğimizde Bilgi Yayın Evi standını gezerken, Çömez kitabı görünce bana göstermişti.

“Hemen kitabı almalıyım” krizine girmişken bir anda Hidayet Bey’inde orada olduğunu gördük ve kısa bir sohbet edip fotoğraf çekildim. Elbette kitabımı imzalatmayı da unutmadım. Okuduğumu hatırladığım ilk kitabımı kaybetmiş olmanın üzüntüsünü uzun süre yaşadıktan sonra bu güzel rastlantı çok ama çok güzeldi.

Kitap Yorumları, Hidayet Karakuş, Bilgisayara giren tırtıl, Bilgi Yayınevi, Hikaye (Öykü), Çocuk, Edebiyat


Artık ilk kitabım kitaplığımın en güzel noktasında. Bu güzel hatıra ve kitabımı imzaladığı için Hidayet Karakuş’a tekrardan teşekkür ederim.

NOT: Bu arada Çömez aylar sonra arşivinde aynı kitabı buldu ve bana bu resmleri gönderdi. Bu da güzel bir sürprizdi. 

Kitap Yorumları, Hidayet Karakuş, Bilgisayara giren tırtıl, Bilgi Yayınevi, Hikaye (Öykü), Çocuk, Edebiyat
 Kitap Yorumları, Hidayet Karakuş, Bilgisayara giren tırtıl, Bilgi Yayınevi, Hikaye (Öykü), Çocuk, Edebiyat

Yazım Dili Yorumu

“7 Yaş +” ibaresi ile satışa sunulan eserde dilin oldukça yalın ve akıcı olduğunu belirtmek lazım. Sadece bazı eski kelimelerin kullanıldığını da belirtmem lazım. Hidayet Karakuş’un okuduğum diğer kitaplarından da hatırladığım kadarıyla akıcı ve temiz bir dili var. Bu yaş grubu için uygun bir dil kullanılmış.

Yazım Dili Puanım: 5 üzerinden 4,8

Yapısal Yorum

Kitap halen hatırladığım kapağı ile basılıyor. Mustafa Delioğlu’na ait kapak tasarımı oldukça güzel ve çocukların dikkati çekecek bir yapıda. Bilgi Yayınevi ilk basımlara nazaran yapılan son basımlarda kağıt kalitesini artırmış. Bu da ayrı bir güzellik katmış esere.

Yapısal Durum Puanım 5 üzerinden 4,8




Eylül'ün Ardından

Pazar, Ekim 01, 2017
Aylık Rapor, Estikçe

Cahil Okur’dan herkese merhabalar…

Haziran, Temmuz, Ağustos derken Eylül ayı da geride kalmış durumda… Gecikmeli yazılar serimize kaldığımız yerden devam ederken, bir yandan da okumlar ve izlemeler devam ediyor ve yorumu geciken kitapları sadece bu raporlarda sizlerle paylaşabiliyorum.

NELER OKUDUM?


Papatya Kokulu Hikayeler (Kalan yarısı tamamlandı)

A101 ganimetlerinden biri olan kitabı geçtiğimiz ay tam olarak bitirememiştim. Bu ay içerisinde tamamladım. Bence güzel bir kitaptı. Bazı hikayeleri internet ve diğer bazı eserlerden bilsem de yinede güzel bir okumaydı.
Tozlu Rüyalar Kitapçısı

Bu ay okuduğum en güzel kitaplardan biriydi. Gerçekten kitap beni etkiledi. Son zamanların en güzel eserlerinden bir tanesiydi.

Son Hafriyat

Emrah Serbes o meşhur itirafını yapmadan önce okumuştum. Ben gerçekten çok ama çok beğendim. Yazar artık hapiste, devamı gelir mi Behzat Ç’nin çok merak ediyorum.

Teşkilat

Uzun süre önce okuduğum ve bir tekrar okuma olan kitaptı. Serinin kalan kısmını da en kısa zamanda okumak istiyorum.

Şiirler -Erdem Bayazıt

Şiir severim ama bu şiir kitabı hiç bana göre değildi.

Menekşe Kokulu Hikayeler

Yine A101’den alınan kitaplardan bir tanesiydi. Güzel hikayeler vardı. Papatya Kokulu hikayelerden daha güzeldi sanki.


NELER İZLEDİM?


Bildiğiniz gibi geçen ay Game Of Thrones ayıydı. Efsane sona erince kendime yeni dizi ararken Narcos’a başlama kararı aldım.

Yabancı dizide tercihim Narcos olurken, yerli de sezonu açan Söz ve internet dizilerinden Adana Sıfır1’i izlemeye başladım.

Bu Ay Okuduğum Kitap Sayısı: 6
En uzun eser: Tozlu Rüyalar Kitapçısı (432)
En kısa eser: Şiirler -Erdem Bayazıt (208)
Toplam Okunan Sayfa Sayısı: 1834 Sayfa
Genel Toplam Sayfa 2017: 11926 Sayfa
Günlük Ortalama Okunan Sayfa Sayısı: 62 Sayfa (Yaklaşık)
En Beğendiğim Eser: Tozlu Rüyalar Kitapçısı




Blogger tarafından desteklenmektedir.